Yalnız Kurt tüm bölümleri ile atv.com.tr'de.
Ben Davut Bahadır… Nam-ı diğer Kumandan… Eski asker ve istihbaratçıyım. Tam seksen bir yaşındayım. Ömrümü bir canavarla mücadele etmeye adadım, onu yenmeyi başaramadım. Pes etmedim, meşrebimde yok! Tanrı'dan tek isteğim ölmeden, Golyat denen canavarın, onun kanlı örgütlerinin, kirli ellerinin bu kadim topraklardan sökülüp atıldığını görmek.
Adım Altay Kurtoğlu… Anne babamı gözümün önünde öldürdüklerinde sekiz yaşındaydım. Beni de öldürmek istediler, beceremediler; hayatta kaldım. Yirmi sene boyunca sokaklarda, yasadışı dövüşlerde ölümü aradım; karşıma çıkan ölüm değil geçmişim oldu. Artık anne babamın katilleri kim, biliyorum. Artık, ülkemin güzel çocuklarını yetim ve öksüz bırakan kim, biliyorum. İntikam ateşiyle yanıyorum.
Çok büyük bir adamın küçücük kızıyım. Ben O'nun hakkında hiçbir şey bilmiyorum ama O benim her şeyimi bilir. Beni İstanbul'a gönderdi. Can güvenliğim tehlikedeymiş. Benim son beş yılım savaş bölgelerinde, insani yardımlarla geçti. Hiçbir şeyden korkmadım. Ama şimdi hiç istemediğim bu ülkede yaşamak korkutuyor beni. Tek avuntum, hayat bana belki bir sürpriz yapar!
Asıl adım Tekin Giritli… İstihbarat elemanı olarak yetiştirilmiş, bir Yetim Kurt'um... Beni yetiştirenler, hocalarım, beraber yetiştiğim arkadaşlarım, hanemin Yetim Kurtları, hepsi birer birer gitti. Kimi kirli kumpaslarla yok edildi, kimi hapiste çürütüldü. Kozmik odada adı çıkan onlarca vatansever arkadaşım sokak ortasında kurşunlandı. Kimse benden, düşmanıma acımamı beklemesin; pençesini etlerine geçirmek isteyen bir şahinim ben; acımam…
Ben Doğan Sakınmaz... Sokaklardan gelip mafyanın başına oturdum. Bana verilmedi; ben aldım. Ama yetmez. Henüz yedi numarayım; hala benden yukarıda olanlar var. En tepeye çıkmadan, bir numara olmadan da yetmeyecek. Bu yolda feda etmem gereken ne varsa ederim. Esra'm hariç…
Babam da benim gibi polisti… Dedem de… Ben de onların yolundan gittim. Allah'ım ihsan etti, büyüklerim layık gördü, Emniyet Müdürlüğüne kadar yükseldim. "Devlet başa, kuzgun leşe derdi" dedem; bizde devlete baş kaldırmak olmaz. Hak etmediğin lokmayı yemek, hak etmediğim mevkide oturmak olmaz. Devlet bir görev vermişse, ona ihanet etmek olmaz.