Zeliş, bu acı gerçeklerle yüzleşirken Mehmet de bıraktığı hayatına, bıraktığı yerden devam edip etmeyeceğine karar vermeye çalışmaktadır.
Evet, Zeliş'e yalan söylemiştir ama bunun vicdan azabını ağır bir şekilde hissetmektedir. Öyle ki, Zeliş tarafından vurulmuş olmayı bile kabul etmiş, hak ettiğini düşünmektedir.
Zeliş, Mehmet'siz; Mehmet de Zeliş'siz hayatına alışmaya çalışmakta, ikisi de çok zorlanmaktadır. Ama geri adım atmaya niyetleri yoktur. Mehmet'in mahcubiyeti; Zeliş'in de öfkesi ve hayal kırıklığı buna engeldir.
Ancak kader yine ağlarını örmekte gecikmeyecek ve Zelişle Mehmet'i yan yana değil, karşı karşıya getirecektir.
Zeliş, Mehmet'in, hayattaki en değer verdiği insana, babasına zarar verdiğini zannettiğinde Zeliş'in soğumayan düşmanlığı yeniden harlanacaktır.
Ya hayatının yerle bir olmasını izleyecek ya da kendi yıkımı pahasına Zeliş'e kendisini affettirecektir.
Zeliş ve Mehmet'in uçurumlarla, uçurtmalarla ve fırtınalarla sınanan aşkı, bu kez galip gelecek midir?