İlyas Çakırbeyli, ağabeyi Hızır Çakırbeyli'nin kollarında ölmek üzere... Bu anı hatırlayabilmek için olayların başına gitmekte fayda var.
Masa üyülerinden ve aynı zamanda Hızır'ın da eski dostu Selim'in kardeşi Mahmut, her türlü hainliği yapabilen bir karakterdir.
Selim kardeşinin yaptıklarına katılmasa da kısmen göz yummaktadır. Neticede ailesinden kalan tek kişi kardeşidir.
İlyas ile Mahmut'un bozuk olan arası, Mahmut'un son yaptıklarından sonra iyice açılır. İlyas'ın hedefinde artık Mahmut vardır.
Refik olan biteni tüm açıklığıyla anlatır. Hızır'a nasıl tuzak kurulduğuna varıncaya kadar... Anlattıktan sonra da Hızır'dan af diler. Pişman olduğunu söyler.
Hızır duyduklarından sonra daha da sinirlenir. Zira oyunun içinde Ünal Kaplan ve sağ kolu Özer'in de olduğunu öğrenmiştir.
Refik için artık geri sayım başlamıştır. Hızır bir öykü anlatır, Refik'e... Tam da ölümün soğuk nefesi üzerindeyken...
"Ben çocukken bir arkadaşım vardı, çok nişancı bir oğlandı. Adı senin gibi Refik'ti. Nerede bir taş bulsa tutup kuşlara sallardı. Bir gün yine serçenin birine salladı, onu düşürdü. Kuş yerde çırpınıyor, Refik başka yerde çırpınıyor. 'Ulan Refik şu kuşun acısını dindir' diyorum 'yok ben dayanamam' diyor. Mecbur kafasını kopardım ve gömdüm. Sonra döndüm 'ulan refik bir daha hak etmeyen birine tek bir taş bile atarsan senin de kafanı böyle koparır, toprağa gömerim' dedim."