Çocuk denecek yaşta girdiği yeraltı dünyasının tepesine doğru tırmanmakta olan Hızır Çakırbeyli ve ailesinin hikayesi anlatılmaktadır. Yeraltı dünyasına giren her adam haksızlıklara başkaldırmaya yemin eder.
Ünal Kaplan liderliğindeki masa Hızır Çakırbeyli'ye seçim şansı bırakmamıştır; ama Çakırbeyli ne kendisini ne de ailesini bu masaya yem edecektir.
Bir devlet adamını gözünü kırpmadan öldürdüğü zannedilen Hızır Çakırbeyli yaptığı güç gösterisi ve korkusuzluğuyla eskisinden daha çok tehlike arz eden birine dönüşür. Artık nefes alması bile Ünal Kaplan'ı ve masasındakileri tedirgin eder.
Şahin Ağa'nın beklenmeyen infaz kararı masadaki herkesi şaşırtır. Kurulan mahkeme sonucunda İlyas için çıkan karar onu ölümden beter eder. Silahsız yaşamak zorunda kalmak İlyas'a verilebilecek en büyük cezadır.
Ünal Kaplan'ın masasındaki kan davasının bitmesi için Alparslan Çakırbeyli masaya oturtulur fakat bu hamle yeni bir kanın dökülmesine sebep olur.
Devletin desteğiyle Hızır Çakırbeyli amacına ulaşır. Ünal Kaplan'ın koltuğunu Hızır'a devretmesiyle dengeler iyice değişecektir. Bu durumdan en çok etkilenense Alparslan'dır.
Özlem'in kaçırılmasıyla birlikte Ünal Kaplan düğmeye basar. Artık herkes büyük bir savaşın ortasındadır. Beş yeni üyesiyle bir kez daha toplanan masanın sürpriz konuğu ise Nevzat Çankırı'dır.
Çakırbeyli Ailesi için felaketin biri bitmeden diğeri başlar. Meryem Çakırbeyli hayatında ilk kez "önce ben" diyerek ailesinden uzak kalma pahasına bir karar verir ve tutukluluk günleri başlar.
Mahmut'un haince kurşunuyla vurulan Şahin Ağa'nın intikam ateşi herkesi sarar. Hızır Çakırbeyli için faili bulmak hiç de kolay olmayacaktır. Bu durum parasına el konulan Sibiryalı Kartal'dan şüphelenilmesine sebep olur.