Dizideki 'Can' ben gibi bir adam!
Dizideki 'Can' ben gibi bir adam!
'Mutlu Ol Yeter' dizisinin 'Can'ı Ali Atay: Dizide ben gibi bir adam var. TV projelerinde benden bir şeyler taşıyan, doğal ve sıcak karakterlere hayat vermeyi tercih ediyorum. Uzun süre aynı adamı oynayacaksam bana en yakın karakter olmalı
Hayran kitlesini 'Leyla ile Mecnun' ile oluşturdu. Ardından 'Ben de Özledim' ile alkışları topladı. Oyunculuktaki yeteneğiyle ilgili bir sıkıntımız yok; her şey ortada. Fakat Ali Atay'ın yetenekleri bunlarla sınırlı değil. O, 'Falan Filan', 'Eksik Bir Şey mi Var?' ve 'Yokluğunda' gibi birçok parçaya hayat veren 'Leyla the Band' grubunun vokali aynı zamanda. Bu yıl İstanbul Film Festivali'nde gösterime girmesi beklenen ancak geçtiğimiz ay vizyona giren ilk filmi 'Limonata' ile yönetmenlik koltuğuna oturdu. Bu aralar, ATV'de izlediğimiz 'Mutlu Ol Yeter' dizisiyle yeniden buluştuğumuz Ali Atay, Esquire dergisine konuştu...'Mutlu Ol Yeter' dizisi ile ekranlara geri döndünüz. Sizi nasıl ikna ettiler?
İş bir televizyon projesi olduğunda komediyi tercih ediyorum. Daha keyifli olduğunu düşünüyorum çünkü. Bir mahallede geçen sıcacık bir proje olması beni ikna eden özelliklerinden biri diyebilirim.
EKRANLARI ÖZLEMİŞİM
Ekranları özlemiş misiniz?
Evet, gerçekten özlemişim. Kendimi mutlu ve iyi hissediyorum.
Canlandırdığınız 'Can' hakkında neler söylemek istersiniz?
Burada biraz 'ben' gibi bir adam var. Proje ilk geldiğinde farklı bir karakteri önermişlerdi ancak ben özellikle 'Can'ı tercih ettim. Özellikle televizyon projelerinde benden bir şeyler taşıyan, beni anlatan, doğal ve sıcak karakterlere hayat vermeyi tercih ediyorum. Çünkü hangi projenin ne kadar süreceği hiç belli değil. Beş sezon üst üste aynı adamı oynayacaksam bana en yakın karakter olmalı.
Mahallede geçen projeler genellikle tutuyor. Bunun sırrı nedir sizce?
Gerçekten o mahalle sıcaklığını hissettiriyorsan o proje tutuyor. Çünkü eskilerin mahalle hayatını ve kültürünü hepimiz özlüyoruz. Yan komşunun bırakın adını, aşure tabağının rengini bile bilirsiniz o kültürde. Sunilikten kaçan Türk kültürünü bu yüzden seviyorum.
MADEM OYNUYORUM YAZAYIM DA
'Limonata'nın oluşum sürecinden bahseder misiniz?
Bir dizi projesinde Ertan Saban ile çalışırken, birlikte film çekmek üzerine konuşmaya başladık. Bana sürekli Makedonya'nın da içinde olduğu bölgede bir proje yapmak istediğini söylüyordu. Sonunda ikna olmuştum ama ben de belli bir bölgede değil, yollarda çekmek istiyordum. Proje, 'Madem oynuyorum ben yazayım, madem yazıyorum ben çekeyim' durumuna kadar geldi.
Yazmak tatlı bir deneyim benim için
Bu arada bir dergide yazı da yazmaya başladınız. Yazmak ne ifade ediyor sizin için acaba? 'Tatlı bir şey denedim' diyelim. Aklımda bir yer edinmiş bir anı yazdım. Bir an yakalayıp serbest çağrışımla o yoldan ilerlemeyi seviyorum. 'Dizi çekerken doğaçlama yapıyor musunuz?' sorusu çok geliyordu. Doğaçlamaya değil ama serbest çağrışıma hakimim. Bir şey konuşurken başka bir şey aklına gelir ve oradan ilerlersin. Yolculuğa çıkmak da böyle benim için... Yola çıkarsın, gidersin gidersin ve yolun seni götürdüğü yere kadar onu takip edersin. Hayatımda hiçbir zaman 'O yoldan çıkacağım, bu yola gireceğim' gibi bir planım olmadı. Aksi, delilik barındırır. Yazmakta da, çekmekte de, oynamakta da, şarkı söylemekte de böyle bu iş.
BU YAŞIMA GELDİM HâLâ 'HAYIR' DİYEMEM!
Sizin hayatınızda dost mertebesine ulaşabilecek birinin ne kadar süredir hayatınızda olması gerekiyor?
Süre önemli değil. Çocukluk arkadaşım da var dost olarak gördüğüm, bundan iki gün önce tanıştığım biri de.
İnsanlara verdiğiniz kredi konusunda bonkör müsünüz?
Daha en başta krediyi sonuna kadar açıyorum. Bu konuda cimri bir adam değilim ama zamanla yaşadığımız ilişkinin seviyesi, insanlara verdiğim krediyi nasıl kullandıklarına bağlı olarak değişir. Verdiğim kredi hunharca kullanılıyorsa, çeker giderim.
İntikamla aranız nasıl?
İntikamla falan uğraşamam, unutuyorum...
Rahatlıkla 'Hayır' diyebiliyor musunuz?
Bu yaşıma geldim, hâlâ diyemiyorum! Ben daha çok 'Bakarız'cıyım. 'Bakarız' lafı çıkıyorsa, bilin ki o 'Hayır'dır.
Sabah/ Günaydın